11 ARALIK 2013
Yolda Matagalpa otobüsü görülünce ona aktarılacağım. Nitekim
otobüs durduruluyor ve apar topar aktarılıyorum . Bu arada bavulumu
göremiyorum.
Bavul falan diyorum ama kendimi otobüste buluyorum. Yolda kendi kendime söyleniyorum . ‘yahu güvenme bu kadar edepsizlik et bavulun otobüse bindiğini gör ‘diye. Bu otobüs daha şık. Herkes oturuyor ve Tv de müzik kanalı var.
Katedral |
Bavul falan diyorum ama kendimi otobüste buluyorum. Yolda kendi kendime söyleniyorum . ‘yahu güvenme bu kadar edepsizlik et bavulun otobüse bindiğini gör ‘diye. Bu otobüs daha şık. Herkes oturuyor ve Tv de müzik kanalı var.
Buradaki Sandansta liderleri |
Garajda yine bir açıkgöz gelip 6 dolar istiyor. Artık kazın
gözü açıldı.:)) yemiyorum. Şoföre soruyorum yarım dolar diyor. Garajın
kapısında bekleyenlerle taksiye binip otelin önünde iniyorum. Adama hovardalık
edip 1 dolar veriyorum. Burada paralar pırıl pırıl besbelli yeni basılmış.
satıcı kadınlar böyle süslü önlük giyiyor |
Otelim şehrin merkezinde. Şehri gezmeye başlıyorum. Her
Latin Amerika şehrinde olduğu gibi burada da meydan da büyük bir katedral var.
Nikaragua da Katolik, Evancelist ve inanılmaz ama gerçek Yehavo şahitleri var.
Bugün katedral üniversite mezuniyet törenine ayrılmış. İçerisi çok kalabalık.
Kahve müzesi olan turizm müdürlüğü binasında şehrin haritası yok. Nikaragua tarihi
üzerine panolar var. Amerikalı bir çiftle tanışıyorum. Daha doğrusu artık ar
damarım çatladığı için turist tipi kimi görsem selam veriyorum. Erkek Nikaragua’da bir çiftlikte çalışıyormuş. İspanyolcası iyi
olduğu için buraya gelme sebebim olan yarın gideceğim turun detaylarını
öğrenmesini rica ediyorum.
öğle yemeği için hoş bir lokanta |
Bir kiliseye giriyorum. Çocuklarla bir şeyler yapılıyor.
Sanırım yaramazlık eden çocuklar günah çıkarmaya gönderiliyor. Rahiple
konuşurken ağlıyorlar. Kabus gibi geliyor bana.
Matagalpa kahve üretimi ve 1976 da öldürülen Sandinista
liderlerinden Carlos Fonseca’nın doğum yeri olmasıyla tanınıyor. Fakir bir
ailenin çocuğu olan Fonseca’nın fakir evi müze haline getirilmiş. Orada da
panolarla hem onun hayatı hem de Sandinistaların mücadelesi anlatılıyor. Bu
bölge hep Ortega!ya oy vermiş. Olağanüstü güvenli ve keyifli bir şehir.
Fonseca müzesi |
Ara sokaklarda gezerken promujares(kadınlar için) yazan bir
bina görünce bekçiyi ikna ederek hemen dalıyorum. Burası özel kadınlara kredi
veren ,basit sağlık taramalarını yapan bir yer. www.promujeres.org sitesine girerek daha
fazla bilgi edinebilir ve bağış yapabilirsiniz.
Sonra tepelere tırmanıyorum. Şehir inişli çıkışlı kurulmuş
denizden 600 m
yukarıda olduğu için havası da çok güzel.
Akşam süslenerek yani ruj sürerek balkonlu bir yerde yemeğe
gidiyorum. Yanıma oturan hukuk öğrencisiyle sohbet ediyorum. Burada kendimi
güvende hisettiğim için bir de bara gidiyorum. Genellikle geceleri dışarı
çıkmadığım için bu özel bir durum. Mutlu oluyorum çok.
Otelde Mat diye Amerikalı bir çocukla tanışıyorum yarın tura
gideceğim gel istersen diyorum. Yalnız gitmektense yanımda biri olması iyidir
diye düşünüyorum tamam diyorsa da sabah ortalıkta görünmüyor.
Sabah erkenden kalkıyorum .zaten geç kalkma ihtimali yok
zira kilise çanları, sabaha karşı atılan havai fişekler uyumana imkan vermiyor.
Bir taksiye atlayıp San Ramon taksi durağına gidiyorum. Oradan San Ramon
kasabasına. UCA diye kahve üreticilerinin bir kooperatifi var. Onların
düzenlediği kahve turuna katılacağım. Daniel rehberim ve benden başka turda
kimse yok. Yani özel bir tur. 17 dolar.
Daniel oradaki La pita köyünde yaşıyor. Turizm okumuş. Annesi öğretmen, babası
çiftçi iki kardeşi daha var.Köyde 25
aile yaşıyor. Daniel yol boyunca bana ağaçların hikayelerini anlatıyor. İlki
çıplak Kızılderili. Diğeri malinça düğün ağacı. Evlilik gibi çok güzel
çicekleri var ama aynı zamanda kavgaları sembolize eden siyah tohumlar. Diğeri
Wasimo doktor ağacı. İshal olunca
meyvasını yersen kıçını kapatıyor yani ishali iyileştiriyor. Birbirine sarılmış iki ağacın adı da aşkın öldürmesi. Sıkıca sarılan ağaç öbür ağacı öldürüyor.
Kahve plantasyonu sahibinin evi |
Danielin annesi |
Kahve ağaçlarına son zamanlarda bir mantar dadanmış.
Yapraklarını yiyor ki o yapraklar kahveleri güneş ve yağmurdan koruyor. Kahve
ağaçları üç senede meyva veriyor ve onlara siyah altın diyorlar. Bir ağaç yılda
2 kg
kahve veriyor. Ancak bu mantardan dolayı köylüler kahve dışında başka alanlara
kaymaya çalışıyorlar.
Seyva ağaçı diye bir ağaç olağanüstü güzellikte.Daniel onun
noel ağacı olduğunu söylüyor ve ağaç bize köye hoş geldiniz diyor.
Seyva ağacı olağanüstü |
Etrafta çeşitli kuşlar görüyoruz.Belbird vantrilog gibi
nerede öttüğü belli olmuyor. Quetzal Guetamalanın kutsal kuşu. Ayrıca bağıran
maymunlar var. Eskiden insanlar bu hayvanları nişan almak için kullanırlarmış.
Onlarda dağlara kaçmışlar. Birbirleriyle bağırarak haberleşiyorlar. Sabah
karşılaştıklarında bağırıyorlar ve diyorlar ki burada yemek yok başka yere
gidin.
Daniel ve kahve tohumları |
köyün ilkokulu |
Bu küçük köylerde ilk olkullar var. Mavi ve beyaz boyalı.
Nikaragua bayrağının renkleri. Lise için San Ramon kasabasına gidiyorlar.
Kahve toplamak özel bir iş. Taneleri kökünden koparmamak gerekiyor. Günde 45 kilo
kadar toplanabiliyor. Sörko sıra demekmiş. Bir sırayı bitiren toplayıcı çeşitli
şekillerde patronu çağırıyor ve diğer bir sırayı toplamak istediğini
belirtiyor. Islıkla ,dille , ellerini birleştirerek sesler çıkarıyor. Bu fasıl
biraz turistik.
köyün fıstıkları |
Toplanan kahvelerin 2 kabuğu var.
Birinci kabuk makineler vasıtasıyla çıkarılıyor, ve organik gübre haline
getirilip kullanılıyor. 24 saat kurutuluyor. Ve sonra yıkanıyor ve oluklardan
akıtılıyor.Kaliteli olanlar ağır oluyor ve
en altta kalıyor. Ağırlığına göre ikinci üçüncü kaliteler oluşuyor.
Kabuklar,böcekli kahve ve en kalitesiz
yerlerinden de instant kahve yapılıyor. Daniel dalga geçiyor. Ayıklama
tesislerinde kalan toprak ve kabukları göstererek ne görüyorsun diyor. İnstant
kahve. Ben zaten içmem de içenleri de uyarmış olayım.
ve yakışıklı erkekler |
Daha sonra kahveler Matagalpa’ya
gidiyor. Orada da 7 gün daha kurutuluyor. Ve 2 kabukları ayıklanıyor.
Daniel kavurmanın da çok önemli olduğunu söylüyor.
Nitekim Matagalpa’da Meriç için çekilmemiş kahve ararken görüyorum. En az altı
değişik şekilde kavrulmuş kahve var.
Daniel beni evine götürüyor.
İnanılmaz basit şartlarda yaşıyorlar.. Bahçeden muz ve Hindistan cevizi ikram
ediyor. Daha sonra başka bir evde öğlen yemeği yiyoruz. Orada da kakao ,kırmızı
fasulye , kahve ve mısır kurutuyorlar.
Tur dönüşü benim oğlanı
görüyorum. Akşam çok gürültü olduğu için kulak tıkaçlarını takmış ve çalar
saati duymamış.
aşktan öldüren ağaç |
parkta ayakkabı boyacısı |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder